Tarihçe
Uşak adının tarihi
Uşak yöresi tarihin bilinen dönemlerinden beri bir yerleşim bölgesidir. Kentin bilinen en eski adı Temenothytiadır. Kent bu adı Heraklilerden Aristomakhosun oğlu Temenostan almıştır. Temenos, Roma İmparatorluğu dönemi sikkeleri üstündeki Temenos Oikistes (Kurucu Temenos) ya da Ktistes yazıtları ve Temenos tasvirleriyle bilinmektedir.
Temenothyria, Flavuslardan sonra Flaviopolis adını almıştır. İl merkezi Uşak'ın eski adı Uşşak'tır. Uşşak kelimesi iki anlama gelmektedir. Uşşak kelimesi Aşıklar Diyarı anlamına gelmektedir. Evliya Çelebi ünlü Seyahatname'sinde bu adı Aşıklar Diyarı olarak yorumlamıştır. Bunun yanı sıra "Anadolu'daki tarihi yer adları" kitabında Uşak isminin buradaki "Obsekion" kentinin isminden türediği yazılmaktadır.
Evren dede söylencesi
Uşak'ta saz ve söz ustası birçok aşık yaşamıştır. Aşıklar halk arasında dilden dile yayılan söylencelere de konu olmuştur. Bunlardan biri Evren Dede söylencesidir. Anlatılanlara göre bir zamanlar Uşak'ın Banaz ilçesinin günümüzde Evren Dede koruluğu denilen bölgesinde, türküler çalıp söyleyen bir Türkmen koca yaşamaktadır. Ezgiler o kadar güzeldir ki; ezgiyi duyan sese doğru koşar ve Evren Dede susmadıkça da yanından ayrılamaz. Bir gün gelir ve artık koruluktan ses gelmez olur. Koruluğa gidenler ise, Evren Dede'den hiçbir iz bulamazlar. Ama Uşak'lılar onun sazından gelen nağmelerin koruluğa sindiğine ve hala rüzgar estikçe onun sazının nağmelerinin duyulduğuna inanırlar.
Ele geçen buluntular, Uşak ve çevresinin MÖ 4. binden itibaren iskan edildiğini gösterir.Kalkolitikçağ olarak adlandırılan bu devri takip eden Bronz çağında da bölgede yaşam devam etmiştir. MÖ 2. binde Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hititler'in batısındaki Uşak, bu medeniyete sınır olmuştur. Afyon ve Kütahyailleri bu medeniyetin batıdaki son yerleşim alanlarıdır.
MÖ 620 tarihindeki Kimmeri istilasından önce ve Hititler'den sonraki Frig medeniyetinin de batısında kalan bu bölge, aynı tarihlerde Lidya hakimiyetinde idi.
Lidya Kralı Krezüsün, Pers İmparatoru Sirus'a yenilmesinden sonra Uşak bölgesi Pers hakimiyetine geçti. Büyük İskender'in Anadolu' ya geçerek Persler' i yenilgiye uğratmasıyla Uşak' ta Makedonya krallığı denetimine geçti. Daha sonra Bergama Krallığı topraklarına katılan yerleşim, MÖ 189'da konsül Gnaeus Manlius Vulso' nun Galatlar'a düzenlediği seferde Roma topraklarına katıldı. Roma İmparatorluğu' nun MS 395 yılında ikiye bölünmesiyle Uşak, Bizans egemenliğine girdi[3].
1069/1070 yılında Emir Afşin komutasındaki orduların Üsküdar' a kadar olan akını sırasında Uşak'ta kısa süreli Selçuklu egemenliğine yaşandı. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra Türkler hızla Anadolu içlerine yayılmaya başladı. Uşak ve yöresi de Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1076'da Bizans'tan alındı. I. Haçlı Seferine kadar Uşak Selçuklu egemenliğinde kalmış, 1097 yılında meydana gelen Dorileon Muharebesi (1097) sonrasında Uşak ve yöresi 10̈98 yılında Bizans egemenliğine geçti. Haçlı seferlerinden sonra Konya'yı kendilerine merkez edinen Selçuklular yeniden toparlanmaya başladılar. 1182'de Uşak ve yöresini yeniden ele geçirdiler. Ancak bu sıralarda Selçuklular'ın taht kavgasıyla uğraşmasından yararlanan Bizans bölgeyi yeniden ele geçirdi. Uşak ve çevresi Selçuklu egemenliğini altına ancak I. Alaeddin Keykubadzamanında 1233'te girdi.
Germiyanoğulları dönemi
Germiyanoğulları, Uşak ve Kütahya illerinin tarihinde önemli bir paya sahiptir. Germiyanoğulları, III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Anadolu Selçuklu Devleti'nin batı sınırına yerleşmiştir. Germiyanoğulları, II. Gıyaseddin Mesud döneminde Anadolu Selçuklu Devleti ile mücadeleler girişmiş ve Selçuklu Devletinin parçalanmasıyla Uşak' ın da içinde olduğu geniş bir bölgeye egemenlik kurmuştur. 1390-1402 yılları arasında Osmanlı idaresinde bulunan Uşak, Ankara Savaşından sonra 1429 yılına kadar Germiyanoğulları beyliğinin yönetiminde bulundu. Germiyanoğlu II. Yakub Bey' in vasiyeti üzerine Uşak' la birlikte tüm beylik toprakları Osmanlı Devleti'ne katıldı[4].
Osmanlılar dönemi
Osmanlılar döneminde Uşak, Anadolu eyaletinin Kütahya Sancağı'na bağlı bir kazaydı. 1867 yılında merkezi Bursa olan Hüdavendigâr Vilayetine bağlanan Kütahya Sancağı'nın kazası oldu. 1908 yılında Kütahya Sancağımutasarrıflık yani bağımsız sancak oldu. Uşak'ta bu tarihlerde sancak yapılan diğer yerlerin arasına katılmak için ya da Aydın sancağına bağlanmak için çabaladıysa da kaza olarak kaldı. Eşme ilçesi ise önce Anadolu eyaletine bağlı Saruhan sancağına bağlıydı. Manisa merkezli bu sancak, 1847 yılında Saruhan, Biga (merkezi Çanakkale ve Karesi (merkezi Balıkesir) sancaklarından oluşan Saruhan vilayetine, 1867 yılında merkezi İzmirolan Aydın vilayetine bağlanmıştır.
Uşak, Osmanlı döneminde Suhte ve Celali isyanları dönemleri hariç tutulursa sakin ve barış içinde yaşadı. Celali isyanlarının devamında 1603-1610 yıllarında "Büyük kaçgunluk" olarak adlandırılan dönemde "Hayalioğlu" adlı Celali reisi Uşak ve çevresinde yıkıma sebep oldu. Suhte ve il erleri Celaliler' e karşı mücadelede bulundular[5]. Bu dönemde Celali tehditlerine karşı Uşak şehrinde "Şah İshak" kalesi inşa edildi. 18. yüzyılın sonlarına doğru Uşak Voyvodası Acemoğlu olayı patlak verdi. Osmanlı güçleri Uşak ve civarında halka zulüm ve baskı yapan Acemoğlu Ahmed üzerine harekete geçti. Uşak' ın Öksüz köyü yakınlarında yapılan savaşta Osmanlı güçlerinin yenilerek çekilmesiyle Acemoğulları Uşak' a yerleşti. 1795 yılında Acemoğlu' nun öldürülmesiyle Uşak' ta denetim sağlanabildi[6]. 19. yüzyılın sonlarına doğru Hacı Muradoğlu adındaki bey isyan ederek Şah İshak kalesine çekilmiş ancak öldürülmesiyle isyan bastırılmıştır. 1916 yılında da Uşak ve civarında çete faaliyetleri yaşandığı kayıtlarda görülmektedir[5].
Köylüler, devlet görevlilerine ve Celaliler'e karşı Suhteler'le güç birliği etti.18. yüzyıldaayanların güç kazanması, bunların halka baskı yapmasına da neden oluyordu. Bunun Uşak'taki örneği de Uşak ayanı Çevreoğlu Ahmed olayıdır. 1778'de Banaz ve Uşak kadılarının merkeze gönderdikleri mektuba göre Çevreoğlu Ahmed ve kardeşi Kadı Süleyman ile yardakçılarından Çöyke Mustafa uzun süreden beri halka baskı yapmaktaydılar. Harmende Aşiretinin vekillerinden Osman öldürülmüş, mal ve hayvanlarına el konmuştu. Caber ve Çakal Aşiretlerine de baskı yaparak bunları İzmir'de oturmaya zorlamışlardı. Ayrıca gelen geçen yolculara da saldırıyorlardı. Ulu Göben Köyü'nün pazarına giden bir Hristiyanı öldürüp, beraberindeki Hacı Mustafa'yı ve başkalarını da yaralamışlardı. Buna benzer daha birçok olaya sebebiyet vermişlerdi. Bu olaylar üzerine Anadolu Beylerbeyi olaya müdahale etmek ve devlet otoritesini yeniden kurmak üzere görevlendirilmişti. Ancak Çevreoğlu'nu yargılayacak mahkeme her nedense bir türlü toplanamadı ve Çevreoğlu'nun etkinliği bir süre daha devam etti.Yine 18. yüzyılda İbrahim Kethüda, Anadolu Beylerbeyi'ne bağlı kethüdalık görevinde iken önce Antep'te ardından Hayfa'da çıkan isyanları bastırmaya memur edilir. Kendisine verilen emirleri yerine getirip, isyanları bastıran İbrahim Kethüda ya,hizmetlerinden dolayı Sancakbeyliği rütbesi uygun görülür. Ancak bu görevi kabul etmeyen İbrahim Bey, Uşak'ın güneyine düşen toprakların tımarına razı olur.
Hayalioğlu adında bir Celali, Uşak çevresini kasıp kavurduğunda Suhteler, il erleri ile birleşerek Celaliler'e karşı çıktılar. Milli Mücadele dönemi
Yunan işgalinden önce Uşak
İstanbul Hükümeti'nin tutumuna karşı Mustafa Kemal önderliğinde başlayan, Milli Kurtuluş Harekatı, yurdun dört köşesinden destekleniyor ve yer yer Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kuruluyordu. Uşak'ta da İbrahim Tahtakılıç başkanlığında Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.
Yunanlar İzmir'e asker çıkarmışlar ve Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başlamışlardı. Bu sıralarda Uşak da hummalı bir faaliyet içindeydi. Halk, Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni destekliyordu. Alaeddin Tiritoğlu, mahallen teşkil edilen ve kendisinin idare ettiği ufak bir milli kuvvetin kumandanı idi. Ayrıca 1920yılında kurulan Uşak Hücum Taburundan başka, ihtiyat erlerinden 250-300 kişilik silahlı Uşak Milli Piyade Taburu kuruldu. Kısa bir süre sonra merkez, bucak ve köylerden dört bölüklü Uşak Süvari Alayı meydana getirildi.
Bu sıralarda Uşak'ta bulunan Kuva-yi Milliye ve 23. Fırka (tümen) komutanı İzzettin Çalışlar, ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı koymak için İnay İstasyonu'na Uşak Hücum Taburu'ndan bir bölük göndermişti. Ayrıca cephe komutanlığı, Simav mıntıkasında toplanmış Yunanlar'a karşı taarruza geçen kuvvetlerin, Uşak'ta bulunan birliklerle ve Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yardımıyla desteklenmesini emretmişlerdi. Bu emir üzerine 23. Fırka Kumandanlığı, diğer kuvvetlerle birlikte, Jandarma Yüzbaşı İsmet İnönü kumandasındaki Uşak Hücum Taburu'nu Demirci'ye göndermişti. Çok az olan cephane ve bombalar da bu taburla birlikte yollanmıştı. Bu sebepten Uşak Cephesi zayıflamıştı.
Fırkanın Uşak cephesinde kalan 68. ve 69. alayları, er, at, silah ve giyim itibarıyla zayıf idi. Elde güvenilecek ihtiyat kuvveti olarak yalnız Uşak Milli Piyade Taburu ile Uşak Milli Süvari Alayı kalmıştı.
Uşak'ın Yunanlar eline geçişi
27 Ağustos 1920 günü düşman kuvvetleri, Alaşehir'den seri bir hareketle Uşak istikametinde taarruza geçtiler. Uşak'taki 23. Tümen'in 1500 mevcudu vardı. Tümen, Uşak'ı örtmek ve müdafaa etmek için Sarayköy-Karakuyu-Karahasan köyleri hattında mevzilenmiş ve sol yanı ile Selikler köyüne kadar uzanmıştı. Kurban Bayramı izni yüzünden Uşak'ta mevcutları az olan Uşak Milli Piyade ve atlı bölükleri bırakılmıştı. Bunlar da Sarayköy üzerine ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı cephe almak üzere o istikamete kaydırılmışlardı.
Yunanlar Sandıklı Köyü-Saray Köyü hattına yanaştı. Bu suretle Uşak muharebesi başladı. Yunanlar, Musaçetesinin kılavuzluğu ile gece karanlığında Sarayköy ve Külköy arasında bulunan yüksek kayalara çıkmaya muvaffak oldular. Daha o gün, Demirci muharebelerinden dönen 44 ve 108 mevcutlu iki tabur ile Uşak'ta bulunan bir hücum bölüğünün geceleyin Yunanlara karşı yaptıkları taarruzla, bu tepeleri ele geçirmek mümkün olmadı. 28 Ağustos sabahı muharebe, düşmanın üstünlüğü ile devam etti. Düşman en az 12000 piyade ve kuvvetli topçu ve süvari birlikleri ile taarruzun ağırlığını Karakuyu ile Külköy arasında bulunduruyordu. Yunanlar yerli halkın direnmesine rağmen 29 Ağustos 1920 tarihinde Uşak'ı işgal ettiler.
Uşak'ın geri alınışı
Uşak'ın işgal altında kaldığı tam iki sene içinde Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Garp Cephesi'ni kuvvetli bir hale getirdi. Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü, İnönü Savaşları'nı kazandı. Ordular Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunu yendi. Bunu Mustafa Kemal Paşa'nın Afyon-Dumlupınar Meydan Muharebesi zaferi takip etti. Mustafa Kemal Paşa'nın idare ettiği Türk kuvvetleri 30 Ağustos 1922 tarihinde Murat Dağları'nın doğu eteklerinde Çal Köyü mıntıkasında Yunan ordularının büyük kısmını kuşatarak yok etti. Türk ordularının imha hareketinden kurtulabilen ve General Franko kumandasında toplanan I. ve II. Yunan piyade tümenleriyle, bir süvari tugayı ve meşhur Palantras Müfrezesi, I. kolordunun taarruzu karşısında 30 ve 31 Ağustos günlerinde Hallaçlar-Kaplangı dağı hattında kesin bir mağlubiyete uğratıldı. General Franko, 1 Eylül 1922 günü ümitsiz bir halde Uşak'ın Kapaklar-Kusura Deresi-Elma Dağı hattında tutunmaya çalıştı. Sonra da Karlık istikametinde ilerleyen 6. Tümenin önünde tutunamayarak kaçtı.
Birlikler, 1 Eylül 1922 günü ikindi vakti Uşak ovasında şehre doğru süratle ilerlerken, şehir yanıyordu. Bu sırada şehre ilerleyen birliklerin başında Kumandan İzzettin Çalışlar bulunuyordu ve 2 Eylül 1922'de Uşak işgalden kesinlikle kurtuldu.1 Eylül Uşak'ın kurtuluşu olarak kutlanır.
Yunan başkomutanı Trikopis'in esir alınışı
Uşak için gurur kaynağı olan konulardan biri de Yunan başkomutanı Trikopis' in, Eylül 1922'de Atatürk'ün komutasında bulunan Kafkas Tümen Komutanı Halit Bey tarafından Uşak'ta yakalanmasıdır.
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde bozguna uğrayan Yunan Ordusu'nun büyük bir kısmı, Dumlu, Büyükoturak, Banaz, Kızılhisar ve Kapaklar üzerinden Uşak'a doğru çekilirken Yunan orduları başkomutanı General Trikopis'in de içinde bulunduğu büyük bir birlik, Comburt Ovası'nı geçerek 2 Eylül 1922 günü Aşağıkaracahisar köyüne gelmişti.
Aynı gün 5. Kafkas Tümeni'ne mensup birlikler, muhtelif savaşlar vererek ve Elma Dağı'nın güneydoğusunda bulunan Göğem Köyü'nün doğu yakasına yaklaştığında, Karacahisar ve Çamyuva (Mıngırap) köylerinin yanmakta olduğu haberini almışlardı.
Bir müddet sonra küçük rütbeli bir Yunan subayı, tümen kumandanının yanına gelerek General Trikopis'in teslim olmaya karar verdiğini söyledi. 5. Kafkas Fırkası Kumandanı Halit Bey, Liva Komutanı Hopalı Ali Rıza Bey'e Yunan subayının getirdiği haberi bildirdi ve gidip Yunanlar'ı teslim almasını emretti.
2 Eylül 1922 gecesi saat 22:30 sıralarında Süvari Bölüğü Komutanı Sivaslı Yüzbaşı Ahmed Bey, esir generaller ile maiyetlerini Bölmeli Tepe'deki (Çakmaklı Tepe) 5. Kafkas Fırkası Komutanı Albay Dadaylı Halit Bey'in (Halit Akmansü) yanına getirdi. Yunan komutanının Uşak’ta Atatürk'ün huzuruna çıkarıldığı ev şu an müze olarak ziyarete açıktır.
Uşak'ın il oluşu
15 Temmuz 1953 tarihine kadar Kütahya'nın ilçesi olan Uşak, kendisine bağlı Sivaslı, Ulubey, Banaz ve Karahallı bucaklarının ilçe haline getirildiği düzenlemeyle il olmuştur. Aynı tarihe kadar Manisa'nın ilçesi olan Eşme ilçesi de (Güre, Sirge ve İnay bucaklarıyla birlikte), Uşak'a bağlanmıştır. Bu yıldan sonra Kütahya ili Gediz ilçesinden 13 köy ve Altıntaş ilçesinden 3 köy; Manisa ili Selendi ilçesinden 1 köy ve Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinden 1 köy Uşak'a bağlanmıştır.
Atatürk ve Uşak
Atatürk Uşak'a ilk defa 2-3 Eylül 1922 tarihinde komutan olarak, ikincisi 16 Ekim 1925 tarihinde cumhurbaşkanı olarak ve üçüncü defa ise 1934 yılında İran Şahı Rıza Pehlevi ile birlikte gelmiştir. Ayrıca Atatürk'ün eşi Latife Hanım da İzmir'deki Uşaklı tüccarlar ailesi olan Uşşakizadelerdendir.
Uşak hakkında yazılanlar
Uşak'ta Lidya, Frigya, Hellen, Roma, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok uygarlığın izleri görülebilmektedir.
Uşak'la ilgili geçmişe ait bilgilerden birini, ünlü gezgin Katip Çelebi, Cihannüma isimli eserinde verir: Uşak, Kütahya’dan batıya bir merhale Murat Dağı yakınında, bir dere içinde kaleli bir kasaba, 150 adet köyü bulunan mamur bir kazadır. Kasabası geniş bir ovanın doğusuna düşüp köyleri o ovada bulunmaktadır. Seccade ve halısımeşhurdur.
Bir diğer gezgin Evliya Çelebi ise Uşak halısı hakkında bilgiler verir. Seyahatname'de, Uşak halısının çok kıymetli olduğu ve değişik bölgelere ihraç edildiği yazılıdır. Evliya Çelebi Uşak'ta Rum ve Ermeniler'in kalabalık bir nüfusa sahip olduğundan da bahseder. Tarih boyunca Uşak'ta Türklerle birlikte Rum ve Ermeniler dostluk içinde yaşamışlar.
Wilhelm Von Bode ve Ernest Kühnej adlı iki Alman araştırmacı Uşak halıcılığına dair yaptıkları ve 20. yüzyılınilk çeyreğinde birkaç basımı yapılan eserde; gerek Hollanda ve gerek Birleşik Krallık'taki yüksek sınıfa mensup ailelerin evlerinde 18. yüzyıldan kalma Uşak halılarının bütün odaları kaplamakta olduğundan bahsederler. Bugün de Berlin Bergama Müzesi'nde sergilenmekte olan 15. yüzyıla ait madalyon tipli büyük halı Uşak halılarının o dönemdeki değerine bir örnek teşkil eder.
Coğrafi yapı
Genel konumu
Uşak İli'ni, ilçeleri bazında gösteren bir harita.
Uşak ili komşu iller olan Kütahya ve Afyonkarahisar gibi Ege Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi arasında bir geçit oluşturan İç Batı Anadolu Bölümü üzerinde yer alır. Genel olarak ilin kuzey, kuzeydoğu ve doğu kesimleri dağlarla ve güneybatısı yüksekliği 1000 metrenin altında olan ovalarla kaplıdır.
Uşak'ın kuzeyinde Kütahya iline bağlı Şaphane, Gediz ve Dumlupınar ilçeleri, doğusunda Afyonkarahisar iline bağlı Sinanpaşa ve Hocalar ilçeleri, güneyinde Denizli iline bağlı Çivril, Bekilli, Çal, Güney ve Buldan ilçeleri, batısında ise Manisailine bağlı Sarıgöl, Alaşehir, Kula ve Selendi ilçeleri bulunmaktadır.
İl toprakları 5341 km²'lik yüzölçümüyle Türkiye alanının yaklaşık % 0,7'sini kaplar.
Murat Dağı, Bulkaz Dağı ve Ahır Dağı ilin kuzey, kuzeydoğu ve doğudaki doğal sınırını oluşturur. Bu dağlar il topraklarını Kütahya ve Afyonkarahisar'dan ayırır. İl topraklarında ağırlıklı yeri platolar tutar.
Yeryüzü şekilleri
Dağlar
Dağlar, il topraklarının % 37'sini kaplar. Uşak'taki dağlar ilin kuzey, kuzeydoğu ve doğu kesiminde bir silsile halinde bulunmaktadır. Uşak-Kütahya sınırındaki Murat Dağı 2312 metre yüksekliğiyle ilin en yüksek kesimini oluşturur. İlin ikinci yüksek dağı Sivaslı ilçesinin doğusunda, yüksekliği 1990 metre olan Bulkaz Dağı'dır. Bu dağın doğu kesimleri Afyonkarahisar ili sınırları içinde kalır. Uşak Ovası'nın kuzeyinde yer alan Elma Dağı'nın yüksekliği ise 1805 metredir. İl alanının % 57,5 gibi büyük bir bölümünü kaplayan platolarda yer yer tepelik alanlara rastlanır. Uşak ilindeki dağlar şunlardır:
- Bulkaz Dağı
- Elma Dağı
- Ahır Dağı
Bunların dışında Eşme ilçesinde yükseklikleri 1000-1200 metre civarında olan Kemer, Omurbaba, Ahmetler ve Kurtdağı tepeleri ormansız ve çıplak tepelerdir. Karahallı ilçesinde önemli özelliği olan dağ yoktur. Ulubey ilçesinde ise son yıllarda Türkiye'nin en büyük altın madenlerinin (105 ton rezerv) tespit edildiği 1200 m. yükseltili Kışla Dağı bulunmaktadır.Kanyonunuda bulunmaktadır. Bu kanyonun özelliği, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Grand (Büyük) Kanyon'dan sonra Dünyanın 2. büyük kanyonu olmasıdır.
Ovalar
Uşak il topraklarının % 5,5'ini ovalar kaplar. Uşak ilinde ovaların en önemlileri, Büyük Menderes'in kollarından olan Banaz Çayı etrafında gelişen 900 m. yükseltili Banaz Ovası ile bunun batısındaki 880 m. yükseltili Uşak Ovası'dır. Ayrıca Sivaslı Ovası (930 m.) ve Sirge Ovası (410 m.) da Uşak'taki ovalardan bazılarıdır.
Su Kaynağı
Uşak'ta iki önemli ırmak vardır. Bunlar Büyük Menderes'in kolu olan Banaz Çayı ve Gediz Nehri'dir. Ayrıca Banaz Çayı ve Gediz Irmağı'na katılan çok sayıda küçük akarsu vardır.
İklim
[hide] | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Aylar | Oca | Şub | Mar | Nis | May | Haz | Tem | Ağu | Eyl | Eki | Kas | Ara | Yıl |
En yüksek sıcaklık (°C) | 18,3 | 20,0 | 27,0 | 30,0 | 32,1 | 36,6 | 40,2 | 38,2 | 35,7 | 32,2 | 26,0 | 21,8 | 40,2 |
Ortalama en yüksek sıcaklık (°C) | 7,1 | 8,0 | 12,1 | 16,5 | 21,9 | 26,8 | 30,6 | 30,7 | 26,4 | 20,4 | 13,8 | 8,7 | 18,6 |
Ortalama sıcaklık (°C) | 2,4 | 3,1 | 6,4 | 10,8 | 15,9 | 20,5 | 23,7 | 23,7 | 19,0 | 13,6 | 7,9 | 4,1 | 12,6 |
Ortalama en düşük sıcaklık (°C) | −1,1 | −0,8 | 1,5 | 5,4 | 9,4 | 12,9 | 15,9 | 15,9 | 12,0 | 8,1 | 3,5 | 0,7 | 6,9 |
En düşük sıcaklık (°C) | −15,4 | −15 | −12,5 | −6,2 | −1 | 4,4 | 7,6 | 8,0 | 2,6 | −2,2 | −8,2 | −12 | −15,4 |
Ortalama yağış (mm) | 71,3 | 62,9 | 54,2 | 59,5 | 45,2 | 20,8 | 16,9 | 9,6 | 15,8 | 42,1 | 67,6 | 75,6 | 541,5 |
Kaynak: Türkiye Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü[7] |
Yağışlar
Uşak, Akdeniz yağış rejiminin etkili olduğu bir alandadır. Yağışlar en çok kış aylarında görülür. Yaz ayları ise kuraktır.
Mevsimlere göre yıllık yağış dağılımı | |
---|---|
Kış | % 43,6 |
İlkbahar | % 28,2 |
Yaz | % 8,8 |
Sonbahar | % 19,4 |
İlde yağışlar ilçelere göre de farklılık gösterir. En çok yağış alan ilçe Banaz, en az yağış alan ilçe ise Eşme'dir.
Rüzgârlar
Uşak'ta egemen olan rüzgarlar; günbatısı, gündoğusu ve karayeldir. İl merkezinde ortalama rüzgar hızı saniyede 2,8 metredir. Batı rüzgarları Uşak'ta en hızlı esen rüzgarlardır. Bu rüzgarların hızı saniyede 29,6 metreye kadar yükselir.
Güncel Nüfus Değerleri Tablosu (2017):
Uşak ili nüfusu: 364.971'dir. Bu nüfusun % 74,43'ü şehirlerde yaşamaktadır (2017 sonu). İlin yüzölçümü 5.555 km²'dir. İlde km²'ye 65 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkezde 147’dir.) İlde yıllık nüfus artışı % 1,74 olmuştur.
2018 yılında TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 6 İlçe, 12 belediye, bu belediyelerde 62 mahalle ve ayrıca 256 köy vardır.
Nüfus artış oranı en yüksek ve en düşük ilçeler: Merkez (% 3,07)- Ulubey (-% 2,47).
İlçelerin Nüfusu ve Artış Oranları-Belediye, Mahalle, Köy Sayıları-Şehir ve Köy Nüfusları ve Oranları-Km2 ye Düşen Kişi Sayısı | ||||||||||
İlçe | Nüfus 2017 | Nüfus Artışı % | Belediye S. | Mah.Say. | Şehir nüfus | Köy Say. | Köy Nüfus | Şehirli % | Alanı km² | Yoğunluk |
Banaz | 36.098 | -0,67 | 2 | 9 | 18.532 | 46 | 17.566 | 51,34 | 1.114 | 33 |
Eşme | 35.195 | -0,76 | 2 | 9 | 17.332 | 60 | 17.863 | 49,25 | 1.156 | 31 |
Karahallı | 10.241 | -1,20 | 1 | 4 | 3.969 | 15 | 6.272 | 38,76 | 330 | 31 |
Sivaslı | 20.621 | -1,16 | 4 | 12 | 12771 | 18 | 7.850 | 61,93 | 473 | 44 |
Ulubey | 12.810 | -2,47 | 1 | 6 | 4.822 | 27 | 7.988 | 37,64 | 828 | 16 |
Uşak Merkez | 250.006 | 3,07 | 2 | 22 | 214.209 | 90 | 35.797 | 85,68 | 1.655 | 147 |
Uşak | 364.971 | 1,74 | 12 | 62 | 271.635 | 256 | 93.336 | 74,43 | 5.555 | 65 |
Cumhuriyet'in ilk sayımından günümüze kadar Uşak Merkez nüfusu:
Yıllara göre Uşak İl Geneli nüfus miktarı | |
---|---|
1927 | 109.581 |
1935 | 130.437 |
1940 | 136.211 |
1945 | 144.955 |
1950 | 159.046 |
1955 | 172.054 |
1960 | 192.382 |
1965 | 198.144 |
1970 | 213.037 |
1975 | 230.540 |
1980 | 247.371 |
1985 | 271.472 |
1990 | 290.398 |
2000 | 322.313 |
2010 | 338.019 |
2011 | 339.731 |
2012 | 342.269 |
2013 | 346.508 |
2014 | 349.459 |
Görüldüğü gibi 1950'li yıllara kadar Türkiye'nin nüfus artış eğiliminin benzeri bir artışa sahip Uşak 20.000'in altında nüfusa sahipti. 1950 sayımında, o tarihte bağlı bulunduğu Kütahya il merkezini nüfus olarak geçmiş (Uşak: 19.636, Kütahya: 19.448) ve 1953 yılında il olmuştur. 1955 sayımından itibaren ülkede görülen kentleşme atılımıyla birlikte hızla göç almış ve büyümüştür. Nüfusu son 50 yılda 6 kat; son 20 yılda ise yaklaşık 2 kat artmıştır.
İlçelerinden Banaz ilçe merkezi, en hızlı büyüyen ilçedir. Banaz 1935'te 662 nüfuslu bir bucak merkeziyken; 1953'te ilçe olmuş, 1955'te 2304 nüfusuyla Uşak ilinin en küçük ilçe merkezi olmuştur. Ankara - İzmir karayolu üzerinde yer alması sebebiyle diğer ilçeler göre daha hızlı gelişmiştir. 2016 yılında merkezinin nüfusu 16.553 kişi olmuştur.
Eşme ilçesi esas geçim kaynağı olan tarım nedeniyle daha yavaş bir büyüme sergilemektedir. Son yıllarda ilçede gelişen kanatlı et üretimi ve hayvancılık sayesinde yeniden büyümeye başlamıştır. 1970'te 6.200 olan ilçe merkezi, 2016'da 15.004'e nüfusa ulaşmıştır.
Karahallı ilçe merkezi 1953'te ilçe olduğu tarihte Uşak'ın en büyük ilçe merkezi iken, 2007 sayımına göre en küçük ilçe merkezi durumuna gelmiştir. (1955: 4.922; 2016: 4.010) Bu durumun başlıca sebebi, ekonomisinde tarımdan çok dokumacılığın önemli olması ve ülkede gelişen teknolojiye karşın, ilçede geleneksel üretimin rekabet edememesi dolayısıyla ilçenin göç vermesi. Bu durumu önlemek için son yıllarda ilçeye Organize Sanayi Bölgesi yapımına başlanmıştır. Özellikle İstanbul ve Bursa'ya göç etmiş Karahallılar ilçeye yatırım yapmaya başlamıştır.
Sivaslı ilçesi Banaz'dan sonra 2. sırada nüfus artışına sahip ilçedir. Özellikle ilçede çilek tarımının başlatılmasıyla ilçe büyümeye başlamıştır. İlçe olduğu tarihte 3000 kadar nüfusa sahip olan Sivaslı günümüzde 7036 nüfusa sahiptir. Ayrıca ilçe 5 tane kasaba barındırmaktadır.
Ulubey ilçesi ise Karahallı'dan sonra en fazla nüfus kaybeden ilçedir. 2000'lere kadar 19.000 - 20.000 olan ilçe nüfusu, 2016'da 13.135'e düşmüştür. Bunun başlıca nedeni il merkezine olan göçler olarak gösterilebilir. İlçe merkezi ise 1955'ten bugüne kadar 5000 civarında değişen durağan bir nüfusa sahiptir.
Bitki örtüsü
Uşak, Ege ve İç Batı Anadolu Bölgeleri arasında geçit yeri olduğundan bitki örtüsünde de her iki bölgenin özellikleri göze çarpar. Ancak Uşak, Ege Bölgesi'ne göre daha soğuk olduğundan Ege Bölgesi'nin tipik bitki örtüsü olan zeytine pek rastlanmaz. İlde, dağlarda çok sık ormanlara rastlanır. Çok çeşitli ağaç türlerinin olduğu bu ormanlarda yaygın ağaç türleri; meşe, karaçam, kızılçam, dişbudak, ahlat, karaağaç, çınar ve ardıçtır.
Nüfus
1924 Türk Ticaret Salnamesinde Uşak merkezinin nüfusu 15 bin, Uşak kazasına bağlı nahiye ve köylerin (150 civarında köy ve Karahallı, Ulubey ve Banaz Nahiyeleri) nüfusu ise 70 bindir. Buna göre 1924' te Cumhuriyet' in 1. yılında Uşak ta 85 bin kişi yaşamaktadır. 1926 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Devleti Salnamesinde ise Uşak' ın nüfusu 91.298 kişi olarak verilmektedir.
Cumhuriyet Devrinin ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 de yapılmıştır. Bu sayım sonuçlarına göre Uşak Kazası' nın toplam nüfusu 88.463 olarak tespit edilmiştir. Bunun 40.965 i erkek. 47.678 i kadındır. Yine aynı nüfus sayımı sonuçlarına göre merkez nüfusu 16 887' dir.
İlçe sayısının az olması, merkez ilçenin gelişen sanayisiyle göç alması ve ilçelerde nüfus artışının az oluşu nedeniyle merkez ilçenin genel nüfus içindeki payı sürekli artmıştır. 1965 yılında nüfusun % 37' si merkez ilçede yaşarken 2014 yılında bu oran % 66 seviyesine yükselmiştir. Merkez ilçe ağırlıklı bir nüfusa sahip Uşak, bu ağırlığını diğer alanlarda da hissettirmektedir.
2016 yılı verilerine göre il nüfusunun %19,36’i 15 yaşın altında; %69,44’i 15-64 yaş arasında; %11,21’i 65 yaş üstü nüfusu oluşturmaktadır[8].
Uşak İli Nüfusu: 358.736'dır. Bu nüfusun %74,38'i şehirlerde yaşamaktadır (2016 sonu).[9] İlin yüzölçümü 5.555 km²'dir.[10] İlde km²'ye 65 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkez ilçede 147’dir.) İlde yıllık nüfus artış oranı %1,61 olmuştur.[9]
2016 yılında TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 6 İlçe, 11 belediye, bu belediyelerde 60 mahalle ve ayrıca 256 köy vardır.[9]
Uşak il nüfus bilgileri | ||||
---|---|---|---|---|
Yıl | Toplam | Sıra | Fark | Şehir - Kır |
1965[11] | 190.536 | 62 |
%30 57.133
133.403 %70
| |
1970[12] | 207.512 | 62 | %9![]() |
%34 69.926
137.586 %66
|
1975[13] | 229.679 | 64 | %11![]() |
%38 86.817
142.862 %62
|
1980[14] | 247.224 | 64 | %8![]() |
%42 103.474
143.750 %58
|
1985[15] | 271.261 | 62 | %10![]() |
%46 126.078
145.183 %54
|
1990[16] | 290.283 | 58 | %7![]() |
%51 146.809
143.474 %49
|
2000[17] | 322.313 | 58 | %11![]() |
%56 182.040
140.273 %44
|
2007[18] | 334.115 | 51 | %4![]() |
%65 217.267
116.848 %35
|
2008[19] | 334.111 | 53 | -%0![]() |
%65 217.567
116.544 %35
|
2009[20] | 335.860 | 52 | %1![]() |
%66 221.714
114.146 %34
|
2010[21] | 338.019 | 52 | %1![]() |
%67 225.570
112.449 %33
|
2011[22] | 339.731 | 53 | %1![]() |
%67 228.785
110.946 %33
|
2012[23] | 342.269 | 52 | %1![]() |
%68 233.659
108.610 %32
|
2013[24] | 346.508 | 52 | %1![]() |
%69 238.563
107.945 %31
|
2014[25] | 349.459 | 52 | %1![]() |
%70 242.889
106.570 %31
|
2015[26] | 353.048 | 52 | %1![]() |
%70 248.683
104.365 %30
|
Ekonomi
Uşak ilinde ekonomik hayat; tarımsal faaliyetler, hayvancılık ve süt ürünleri imalatı, tekstil ve deri ürünleri imalatı, gıda ürünleri imalatı, madencilik, seramik ürünleri imalatı oluşturmaktadır.
Tarımsal faaliyet olarak tarla bitkileri, meyve ve sebze üretimi ele alındığında; fiğ vb yeşil ot, arpa, buğday, şekerpancarı ve mısır başlıca tarla ürünlerini oluşturmaktadır. Meyvecilikte üzüm üretimi ön plana çıkmaktadır. Bunun yanı sıra elma, kiraz, vişne ve armut diğer önemli meyvecilik ürünleridir.
Kuruluşundan itibaren geçiminin önemli bir kısmını topraktan elde eden Uşak, tarihi gelişimi içinde halısı, kilimi ve buna benzer el sanatlarıyla da tanınmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Uşak Şeker Fabrikası'nın kurulmasıyla bir sanayi şehri görünümüne kavuşmuştur. Dokuma, tabakçılık, trikotaj ve toprak sanayisi ile irili ufaklı imalathane ve fabrikaları da içinde barındıran bir ekonomiye sahiptir.
Uşak, Türkiye'de ilk sanayi kuruluşlarının ortaya çıktığı illerden biridir. Uşak'ta imalat sanayiinin kurulmasında belirleyici rolü halıcılık oynamıştı. Bölgede dış pazara yönelik üretimin gelişmesi ister istemez halı dokumacılığında kullanılan girdilerin bölgede üretilmesini gerektiriyordu. Halıyla ilgili girdilerin bir bölümü geleneksel yöntemlerle yapılıyordu. Ancak üretimin artmasıyla geleneksel olarak üretilen girdiler talebi karşılayamıyordu. Bu durum fabrikasyon üretimi zorunlu hale getiriyordu. Uşak'lı tüccarlar ilk yün ipliği fabrikasının yapımına giriştiler. İlk olarak 1905'te Bıçakçızade Biraderler ve Mehmet Zeki Kumpanyası İplik Fabrikası açıldı. Bunu 1917'de açılan Hamzazadeler ve Şürekası Şayak Fabrikası izledi. 20. yüzyıl başlarında Türkiye'de çok az sayıda fabrika olduğu düşünülürse, Uşak'ta iplik fabrikalarının Uşak'lı girişimciler tarafından kurulması ve yaşatılması dikkat çekicidir. 1913 yılında yapılan sanayi sayımına göre Türkiye'de yün ipliği üreten ve yün dokumacılığı yapan 13 kuruluş vardı ve bunun üçü Uşak'taydı.
Alaşehir-Afyon demiryolunun 1869 yılında tamamlanmasıyla İzmir Metropolü ile Uşak arasında ulaşım kolaylaşmış ve kilim ve halı ticareti daha da canlanmıştır. Bu yüzden Uşak garının tarihi çok eskilere dayanır.
1926 tarihli Uşak Şeker Fabrikası hisse senedi
Cumhuriyet'in ilk yıllarında Uşak, Türkiye'nin sanayileşme hamlesine önderlik eden bir il olmuştur. Türkiye'nin ilk şeker fabrikalarından biri olan Uşak Şeker Fabrikası1926'da işletmeye açılmıştır. Uşak Şeker Fabrikası, Cumhuriyet tarihindeki ilk özel yatırımdır.
1970'lerden sonra Uşak imalat sanayiinde yeniden bir canlanma olmuştur. Büyük bir bölümü yerel sermaye tarafından gerçekleştirilen ve imalat sanayiinin çeşitli alanlarına dağılan çeşitli yatırımlar gerçekleştirilmiştir.
Uşak kamu yatırımı almadan büyüyen bir ildir. Bu durum, halkın ticarete olan ilgisine bağlanabilir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'nin sanayileşme hamlesine öncülük eden Uşak, bu görevine zaman içinde de devam etmiştir. Ana üretim konusunu tekstil, deri ve seramik oluşturmaktadır. Hali hazırda Türkiye'de tüketilen zig derinin % 60'ı, gazlı sargı bezinin % 91'i, pelüş battaniyenin % 90’ı, yün ipliğin % 65’i, seramiğin % 22’si Uşak’ta üretilmektedir.
Şehirde son tespit edilen durumlardan biri de; Türkiye'nin ve Avrupa'nın en zengin altın maden yataklarının Uşak'ta olmasıdır.
Eşme'de el yapımı kilim, Sivaslı ilçesinde; çilek üretimi çok yoğundur. Banaz ilçesi de kiraz üretimi konusunda öncüdür. Sivaslı, Eşme ve Banaz'da Haziran ayı içerisinde festivaller düzenlenir.
Deri, Kilim ve Battaniye Sanayii, Şeker Fabrikası ( Türkiye’deki İlk Şeker Fabrikası ), Akse Çamlığı, Hamam Boğazı Şifalı Suları,Karun hazineleri. Uşak, halı sanâtının Anadolu’da ilk merkezdi. Halıcılık Anadolu’ya Oğuz Türkleri ile Orta Asya’dan gelmiştir. Uşak halısı, dünyâca meşhurdu. Halı “kalı”dan gelir. Gelin çeyizlerinin içinde en kalıcı eşyâ olduğu için bu isim takılmıştır. Her evde halı dokunurdu. Uşak için halıcılık, ocakta bulgur tenceresi ve tandırda yufka ekmeği gibi tabiî bir işti. Halının çözgüsüne, atkısına eli varmayan Uşaklı yok gibiydi. Uşak halılarının ilk örneklerindeki geometrik süsler (Orta Asya modelleri) ile Kızılderililerin dokumalarındaki geometrik süsler aynıdır. Günümüzde halı dokumacılığı eski önemini kaybetmiş olup, makina halıcılığı gelişmektedir.
Deri, Kilim ve Battaniye Sanayii, Şeker Fabrikası ( Türkiye’deki İlk Şeker Fabrikası ), Akse Çamlığı, Hamam Boğazı Şifalı Suları,Karun hazineleri. Uşak, halı sanâtının Anadolu’da ilk merkezdi. Halıcılık Anadolu’ya Oğuz Türkleri ile Orta Asya’dan gelmiştir. Uşak halısı, dünyâca meşhurdu. Halı “kalı”dan gelir. Gelin çeyizlerinin içinde en kalıcı eşyâ olduğu için bu isim takılmıştır. Her evde halı dokunurdu. Uşak için halıcılık, ocakta bulgur tenceresi ve tandırda yufka ekmeği gibi tabiî bir işti. Halının çözgüsüne, atkısına eli varmayan Uşaklı yok gibiydi. Uşak halılarının ilk örneklerindeki geometrik süsler (Orta Asya modelleri) ile Kızılderililerin dokumalarındaki geometrik süsler aynıdır. Günümüzde halı dokumacılığı eski önemini kaybetmiş olup, makina halıcılığı gelişmektedir.
TARİHÇE
|
Uşak ve çevresinin MÖ 4000 yılından itibaren yerleşime açıldığı anlaşılmaktadır. Özellikle bronz çağında yerleşimin daha yaygınlaştığı görülmektedir. MÖ.2000 de Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hititlerin 1000 de ise Frizlerin batı sınırını oluşturan Uşak ve çevresi bu kültürlerden ziyade İon Kültürünün etkisi altında kalmıştır. MÖ. 7. Yüzyılda Kral Gyges'in Lidya İmparatorluğunu ele geçirmesi ile topraklarının büyük kısmı Lidya'da kalan Uşak. MÖ. 620'de tamamen Lidya'nın egemenliğine girmiştir. Dünyada ilk kez parayı basan ve kullanan, döneminin en zengin krallığı olan Lidya'nın hakimiyeti MÖ. 546 yılına kadar devam etmektedir. Bu süre içerisinde Efes'ten başlayan kral yolu yapılmış ve yol Gediz (Hermos) nehrini takip ederek Uşak ili sınırları içerisinde Güre köyü, Uşak-Keromon-Agora kentlerine uğrayarak devam etmiştir. MÖ. 546'da Lidya'nın son kralı Kroisos ile Pers Kralı Kyros arasındaki savaşta Lidya'nın tarihten silinmesi sonucu bölge İran'dan gelen Perslerin hakimiyetine girmiştir. Pers egemenliği MÖ. 334 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte Makedonya’ lı Büyük İskender' in Anadolu seferi sonucu bölge tüm Anadolu gibi Büyük İskender’ in hakimiyetine girmiş, İskender' in ölümünden sonra ise bölge, Büyük İskender' in generallerinden Antigon' un payına verilmiştir. Daha sonra bir süre Bergama krallığına bağlanan Uşak ve çevresi MÖ. 189 yılında Roma Konsülü Montius' un himayesine, başka bir ifadeyle Roma hakimiyetine geçmiş, Kavimler Göçünden sonra Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması neticesinde Doğu Roma sınırları içinde kalan Uşak, MS. 12, Yüzyıla kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır. 1071'den sonra yöre, zaman zaman Selçuklular ile Bizanslılar arasında el değiştirmiş, 1176 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ile Bizans İmparatoru Manüel Komnenos arasında yapılan Miryakefalon (Kumdanlı) Savaşı sonucunda Selçuklulara geçmiştir. Sultan II.Kılıçarslan yeni bir fetih hareketine girişerek 1182'de Uluborlu, daha sonra Kütahya civarını fethetti. Uşak yöresinin de bu sefer sırasında Selçuklu hakimiyetine geçtiği muhakkaktır. Çünkü; Selçuklu sınırları Denizli'ye kadar yaklaşmıştı. Bu arada Sultan ll. Kılıçarslan 1185 tarihinde ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırdı. Bu taksimat sonunda Kütahya-Usak-Uluborlu bölgesi Gıyaseddin Keyhüsrev' e verildi. Bu taksimattan sonra kardeşler arasında hakimiyet mücadelesi haşladı. l. Gıyaseddin Keyhüsrev 1192 tarihinde devletin başına geçmeyi başardıysa da diğer kardeşlerini bertaraf edemedi ve 1196 da II. Süleyman Şah tarafından sürgüne gönderildi. Kardeşler arasındaki bu taht mücadelesinden yararlanan Bizans Kütahya-Uşak civarını geri aldı. Bizans Hakimiyeti 1233 tarihine kadar sürdü. B u tarihten itibaren Uşak civarı artık tamamen Türk hakimiyetine geçti. Uşak, Anadolu Selçukluları döneminde bu devletin bir anlamda sınır şehri olmuştu. Sultan Alaaddin Kevkubad zamanında, Kütahya ve Uşak civarının kesin olarak Türk hâkimiyetine girmesini takip eden yıllarda, bölgeye kesif bir Türkmen yerleşmesi olmuştur. Bundan sonra Uşak ve çevresini Germiyanoğulları Beyliği' nin hakimiyetinde görüyoruz, XIII. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu Selçuklu Devleti'nin hizmetinde olarak Malatya taraflarında meskun bulunan Germiyan Asireti'nin, muhtemelen 1241'de Baba İshak isyanının bastırılmasından sonra II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında veya bir müddet sonra Kütahya-Uşak bölgesine yerleştirildikleri anlaşılmaktadır. Çünkü Cimri (Alaaddin Siyavuş) hadisesinde Germiyanlıların faal bir rol oynamaları bu aşiretin Cimri hâdisesinin ortaya çıkısından (1277) önce Kütahya- Uşak yöresine yerleştiklerini göstermektedir. Bu hâdise sırasında Sahip Ata Oğulları emrinde görülen Germiyanlılar, bundan sonra artık Batı Anadolu'da en kuvvetli beylik haline gelmiştir. Beylikler döneminde Germiyanoğulları’ na tabi olan Uşak ve çevresi, 1391 de Yıldırım Bayezid' in Germiyanoğulları hakimiyetine son vermesi ile Osmanlılara dahil olmuş, Fetret Devrinde beylikler tekrar canlanmış, 1429 yılında Germiyanoğulları’ nın son hükümdarı II. Yakup Bey' in vasiyeti ile Osmanlı Devletine kalmıştır. Uşak, Osmanlı hakimiyetine girdikten bir süre sonra yapılan idari taksimata göre Anadolu Eyaletine bağlı Kütahya Sancağının bir kazasıdır. Her ne kadar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivindeki 16.yüzyıla ait 48 numaralı Kütahya Sancağı Tapu Tahrir Defterinde Uşak nahiye olarak geçmekte ise de Mustafa Çetin Varlık'ın "16.Yüzyılda Kütahya Sancağı" (1980) isimli kitabında, 1513 tarihinde Uşak Kütahya Sancağının kazaları arasında gösterilmektedir. Uşak bu statüsünü 1530 tarihinde de muhafaza etmektedir. 16.yüzyılda detaylı şekilde bilgi bulabildiğimiz Uşak kazası hakkında daha sonraki yıllarda belgelere dayalı fazla bir bilgiye rastlanmamaktadır. 17.yüzyıla ait bilgiler çoğunlukla seyahatnamelerde mevcuttur. Bu yüzyılda yaşayan Katip Çelebi’nin (1605-1658) "Cıhannüma" adlı eserinde ; "Uşak, Kütahya’dan doğuya bir merhale Murat Dağı yakınında, bir dere içinde kaleli bir kasaba, 150 adet köyü bulunan mamur bir kazadır. Kasabası geniş bir ovanın doğusuna düşüp köyleri o ovada bulunmaktadır. Seccade ve halısı meşhurdur." diye bahsedilmektedir. Uşak hakkında aynı yüzyılda yazılmış bir diğer kaynak da Evliya Çelebi'nin "Seyahatname" adlı eseridir. Bu eser Katip Çelebi'nin Cihannüma’sından daha sonraki yıllarda yazılmıştır. Verilen bilgiler kesin olmamakla birlikle Katip Çelebi'nin anlattıklarını teyit eder niteliktedir. Seyahatname’ye göre Uşak; Kütahya Sancağı dahilinde bulunan bir kaza olup, Gevher Sultan 'Has'sıdır. Şehir, doğuda Banaz, kıble tarafında Honaz, güneyde Komar, batıda Kule, kuzeyde Gediz olmak üzere beş kapısı olan bir kale ile çevrilidir. Eserde kalenin özellikleri ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Buna göre; kalenin müstahkem olmadığı, beş arşın yükseklikte , şeklinin kare olduğu, Buğday Pazarı kapısında hendek bulunduğu ve 1598 tarihinde Uşak halkının Celali İsyanlarından dolayı bu kaleyi tuğla ve taşlarla tamir ettikleri anlatılmakladır. Uşak. Osmanlı yönetimi altında l7 ve 18. yüzyıllarda münferit olaylar hariç uzun süre barış içinde yaşamıştır. 19. yüzyılda siyasa! açıdan sakin bir dönem geçiren Uşak canlı bir ticaret şehri haline gelmiştir. Özellikle halı ve kilimleri İzmir yoluyla İngiltere ve Fransa'ya kadar ulaşmıştır. Alaşehir-Afyon Demiryolunun 1869 yılında tamamlanmasıyla İzmir Metropolü ile Uşak arasında ulaşım kolaylaşmış ve ticari hayat daha da canlanmıştır. 19.yüzyılın ikinci yarısındaki Uşak hakkında "La Turquie d'Asie" adlı eserinde bilgi veren Vital Cuinet, evlerin büyük çoğunluğunun pişmemiş tuğladan yapıldığını, 1890 da ise hem daha sağlam hem de daha zarif olan ahşap evlerin tercih edildiğini belirtmekledir. İzmir'in işgalinden sonra Batı Anadolu’da Gediz ve Menderes vadilerinde ilerlemeyi planlayan Yunan kuvvetleri; 25 Mayısta Manisa'yı, 29 Mayısta ise Turgutlu'yu işgal etti. Bu işgaller karşısında Alaşehir'de Kuvayı Milliye teşkilatı kuruldu. Akabinde Uşak'ta da kıpırdanmalar başladı. İzmir'in işgali sırasında 17. Kolordudan ayrılarak Uşak'a gelen Selanikli Kaymakam Fuat Bey, Yüzbaşı Hakkı Bey, ve Sökeli Hilmi Bey burada gizli bir cemiyet kurdular. Ödemiş'in 1 Haziranda istilaya uğraması üzerine Uşak'a gelen Alaşehir Mevkii Kumandanı Süleyman Sururi Bey'in Teşkilatı Mahsusa ile bir irtibatı vardı. Sururi Bey'in etkisiyle bu cemiyetin adı "Müdafaa-i Hukuk Heyeti Milliyesi" şeklinde değiştirilerek Karakol Cemiyeti ile bağlantısı sağlandı. Kuvayı Milliyeye karşı olan kaymakam ve belediye reisinin bütün baskılarına rağmen Uşak'ta milli hareket sindirilemedi. Gizli cemiyetin çalışmaları neticesinde Salihli Cephesinden ayrılan bir bölük Eşme'den takviye alarak 17 Temmuz 1919 günü Uşak'a girdi ve şehre hakim oldu. Ardından Gediz ve Simav'da Kuvayı Milliye teşkilatı kuruldu.Kuvayı Milliyecilerin Uşak'ta hakimiyeti ele geçirmesi, İstanbul ve İşgal kuvvetlerine "Kuvayı Milliyeciler hrıstiyan nüfusa saldırdı" şeklinde aksetti. Düşman kuvvetleri İstanbul Hükümetine baskı yaparak Uşak'ta asayişin sağlanmasını istedi. Hükümet, Afyonda bulunan l 500 kişilik 23. Fırkayı Uşak'a göndermek istedi. General Milne. fırkanın Kuvayı Mılliye'ye katılabileceğin i düşünerek bunu kabul etmedi. Eski bir ittihatçı olan İbrahim Tahlakılıc (Dalkılıç) gizli bir cemiyet olan "Müdafaa-ı Hukuk Heyet-î Mılliyesi" cemiyetinin içinde yer almadı. Hatta bu cemiyetin zarar vermesinden endişe duyarak 30 Temmuz 1919 da "Redd-i İlhak" cemiyetini kurdu. İbrahim Bey'in başkanı olduğu bu cemiyet milli kuvvetlerin halka zarar vermelerini önlediği gibi Uşak’ta Kuvayı Milliye hareketini yaygınlaştırdı. İzmir'in işgalinin ardından Uşak'ta bu gelişmeler yaşanırken, bütün Batı Anadolu’yu kapsayacak bir üst kongre niteliğinde "Alaşehir Kongresi" 15-16 Ağustos tarihinde toplandı. Kongreye; Balıkesir, Manisa-Alaşehir, Sındırgı, Buldan, Gördes, Uşak, Ödemiş, Bozdağ, İnegöl, Denizli-Nazilli, Akhisar ve Ayvalık'tan temsilciler katıldı. Kongrede Hacım Muhittin Çarıklı başkan, Uşak temsilcisi İbrahim Bey ise Başkan yardımcısı seçildiler. II. ve III. Balıkesir kongrelerinin ardından Ekim Ayı içerisinde Uşak'ta bir kongre toplandığına dair bilgiler bulunmakla birlikte oldukça sınırlıdır. Alaşehir Kongresinde kurulması kararlaştırılan "Alaşehir Heyet-i Merkeziyesi" 14 Eylül 1919’ da ilk toplantısını yaptı. Daha sonra, Heyet-i Merkeziye Talimatnamesi’ nin 8. Maddesi olan "Heyet-i Merkeziye, karargahını kendisi için muafık göreceği mahalle nakil edebilir" hükmüne istinaden merkezini Uşak'a nakletti. Heyet-i Merkeziye Uşak'ta ilk toplantısını İbrahim Bey'in başkanlığında gerçekleştirdi. Sivas Kongresinde bütün cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında toplanması karan alınmasına rağmen, Uşak'ta Heyet- i Merkeziye "Hareket- i Milliye Redd-i İlhak Cemiyeti Heyeti-i Merkeziyesi" adını korudu. Bu isimden daha önce Uşak'ta kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti ile Heyet-i Merkeziyenin bütünleştiği anlaşılmaktadır. Uşak Heyet-i Merkeziyesinin görevi sadece cepheye asker göndermek değildi. Cephe gerisinde de ihtiyaçları gidermek için büyük gayretler sarf ediyordu. Sivas Kongresinin toplanmasından sonra Yunan kuvvetlerinin harekete geçmesiyle İzmit, Eskişehir ve Konya livaları en hassas bölgeler haline geldi. İstanbul Hükümeti bu bölgelerde Kuvayı Milliye teşkilatının kurulmasını önlemeye calıştı. Heyet-i Temsiliye ise İstanbul Hükümetini istifaya zorlayarak bu bölgelerde gücünü arttırmak istiyordu. Bu karmaşa içinde Garbi Anadolu Umum Kuvayı Milliye Kumandanlığına Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Eskişehir Mıntıka Kumandanlığına Atıf Bey, 23. Fırka Kumandanlığına Ömer Lütfi Bey getirildiler. Harbiye Nazırı Mersinli Cemal Paşa, Batı Cephesinde yaptığı yeni düzenleme ile 23. Fırkayı Konya'da bulunan 12. Kolorduya bağladı. Heyet-i Temsiliye yaptığı çalışmalar neticesinde 23. Fırkayı kendi denetimi altına aldı. 23. Fırkanın 68. Alayı bir taburu eksik olarak Uşak'a yerleşti. 8 Ocak 1920 tarihinde 23 Fırkanın kumandanlığına Aşir Bey tayin edildi. Fırkanın içinde milis tümeni de vardı. İbrahim Bey'in isteğiyle kurulmuş olan Uşak Hücum Taburu Ocak 1920 tarihinde milis tümeninin içinde yer aldı. Yunanlılar silah zoruyla Sevr Antlaşmasını Osmanlı Devletine kabul ettirebilmek için 22 Haziran 1920 tarihinde taarruza başladılar. Yunan kuvvetlerinin bir kolu Bursa tarafına, bir kolu da İzmir'in doğusuna doğru harekete geçti. 29 Ağustosta Uşak'ı işgal etti. Yunanlılar Uşak'a girdikleri zaman eşraftan ve köylülerden pek çoğunun evlerini yağmaladılar. Ayrıca işgal sırasında Yunan askerleri pek çok kişiyi öldürdü. Bu katliamda ne suç tespiti yapıldı ne de mahkeme kararı alındı. Yunanlılar işgalden sonra şehre yerleşmek için bazı evlere el koydular. Uşak'ta yerli halkı sindirmek gayesiyle nüfuzlu kişileri, Atina ve Yunan adalarındaki esir kamplarına sürdüler. Sürgüne gönderilen 300 kadar vatandaşımız 10-12 ay sürgünde kaldılar. Bunlar Kuvayı Milliyeye katıldıklarından dolayı sudan bahanelerle suçlandılar. 29 Ağustos 1920 de işgal edilen Uşak, iki yıl iki gün süren Yunan işgalinden 1 Eylül 1922 günü kurtuldu. Milli mücadele yıllarında Uşak, maddi ve manevi bakımdan zarara uğramasına rağmen, Cumhuriyet Türkiyesi’nde ilk girişimlerle sanayi hamlesini başlatmıştır. Osmanlı devrinde Hüdavendigar Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Uşak, 20 Nisan 1924 tarihli 491 Sayılı Teşkilat-i Esasiye Kanunu ile yapılan idari düzenlemede yine Kütahya Vilayetinin bir kazası olarak kaldı. Türkiye Cumhuriyetinin yeni idari yapısı içinde Banaz, Sivaslı, Karahallı ve Ulubey Nahiyeleri, Uşak Kazasına bağlandı. 9 Temmuz l 953 tarih ve 6129 Sayılı kanunla vilayet haline getirilen Uşak'a . Manisa ilinden Eşme ilçesi bağlandı. Nahiyeler ilçe statüsüne getirildi |
http://www.wikiwand.com/tr/Uşak_(il)
Kaynak: http://www.sevdaligul.com/usak+ili+gelenekleri-t18813.0.html#ixzz5I6IEpvpv Kaynak: www.sevdaligul.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder